12 yaşında çocuk oyunları yazmaya başlayan ve 15 yaşında kendi tiyatro grubunu kuran Nedim Saban, “Velilere çok büyük sorumluluk düşüyor. Çocuklarını, her tiyatroya veya yakınına gelen tiyatroya göre değil de, nasıl bir oyun olduğu, kaç yaş grubu olduğuna göre belirleyip tiyatroya götürmeleri gerekiyor. Çünkü o zaman çeşitlilik olabilir. Sadece çocuğun eğlencesi değil. 10 yıl önce çocuk tiyatrolarına gittiğimde benim 30 yıl önce bıraktığım gibiydi, hatta daha kötü. Bize saatler verilirdi. Şu an sanırım ancak saat birde var. Anne babalar zor yetişiyor. O salona, bir hayal dünyasına çocukları getirmek çok zor. Çocuk Tiyatrosu Araştırmaları Enstitüsü kurmak istiyorum ve burada çocuk tiyatrosu ve geleneksel tiyatromuza çok önem vermek istiyorum” dedi.
“AMERİKA’DAN DÖNDÜĞÜME PİŞMAN DEĞİLİM”
Liseden sonra yurt dışına giden, yedi sene kaldığı Amerika’ya tiyatro ve sinema okuyan oyuncu, döndüğüne pişman olmadığını söyledi: Ben kendi halkıma, burada, ailemin yanında kendi dilimde bir şeyler yapmak istedim.
“SOKAKTAKİ TEPKİLER ÇOK KIYMETLİ”
Hayattaki en büyük ödülünün saygınlık olduğunu belirten sanatçı, “Bunu bana Haldun Dormen söylemişti. Ben o dönem çok anlayamamıştım. Biz dizi oyuncusu gibi göz önünde değiliz ama insanların sosyal medyadan yazdıkları muhteşem şeyler, sokaktaki tepkiler çok kıymetli. Sokakta belki 50 kişiden bir kişi tanıyor ama ‘Şu oyunuzu izledim, sesinizden tanıdım ne kadar güzel’ gibi şeyleri duymak ve bu saygınlık çok değerli” ifadelerini kullandı.
“BAŞTA SİNİRLENİYORDUM”
‘Doktor Stres’ programını 13 yıl boyunca sunan Nedim Saban, “Doktor Stres gece programıydı. Şu anda belki sosyal medyada olabilecek bir şeydi. Çağının çok ilerisindeydi. Televizyonda program yaptığımda herkes ‘Anneannem sizi çok seviyor, babaannem sizi çok seviyor, biz sizinle büyüdük’ derlerdi. Adam mesela dev gibi ama ‘Sizinle büyüdük’ derdi. Çok kızardım. O aslında empati kültürünü gösteriyor. Aslında belki benimle yaşıt ama benimle büyüdüğünü düşünüyor. Demek ki evlerin içine girmişim ben. Bu müthiş bir şey. Başta sinirleniyordum” şeklinde konuştu.
“NİYE GELDİ BENİM KAPIMA?”
İkinci Bahar dizisinde Türkan Şoray ve Şener Şen gibi iki usta oyuncuyla rol almanın dünyanın en güzel şeyi olduğunu söyleyen Nedim Saban, “Bu kadar iyi oyuncuyla aynı nefes nefese oynayabilmek müthiş bir şey” dedi ve o tarz dizilerin neden çok özlendiğini de paylaştı.İkinci Bahar, insanımızın özünde olan misafirperverlik, kardeşlik, mahalle, kültür, paylaşma, arkadaşlık gibi çok güzel duyguları içeriyordu. Şimdi mesela bakıyorsun plazanın 302’nci bilmem ne dairesindesin, yanında kim olduğunu da bilmezsin. Hani kapısını çalarsan da başın derde girer, hani ‘Adam niye geldi benim kapıma?’ diye. Ondan dolayı bu duyguları yaşatan eski dizileri özlüyoruz. Oradaki değerleri özlüyoruz. Eski reklamları da seyrederim ben. O kadar masum geliyor ki, o reklamlar çok başka bir toplummuş. Ama tabii bütün dünyada çok büyük bir hızlanma var. Televizyonlarda biliyorsunuz çok yaşlı oyuncu istenmiyor. Acayip bir şey, tiyatroda anne oynayan biri gidiyor televizyonda anneanne oynuyor. Hep genç, yakışıklı, gibi bir algı var. Halbuki bizim hayatımızın içinde, bayramda kapısını çaldığımız insan, lokum veren insan da var.
“DİZİ BAMBAŞKA BİR DÜNYA”
56 yaşındaki oyuncu, “Aklımda minik tiyatro belgeselleri var. Dizi değil de küçük öyküler, daha format işler, daha butik işler. Çünkü dizi bambaşka bir dünya. Benim içimde olan tiyatro ile ilgili ancak benim yapabileceğim şeyleri yapmak isterim ki katkıda olabileyim, katkı sunabileyim” açıklamasını yaptı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRTiyatrodaki 35. yılını kutladıHaberi Görüntüle
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR’Babamın adını yaşatacağız’Haberi Görüntüle